3 Ağustos 2007 Cuma

Keşke özgür bir kuş olarak ölseydin!

çocukların top oynadığı bahçeye inince çocukların uyarısı ile buldum onu.
terkedilmiş gibiydi, belli ki yuvasından düşmüş ve uçamadığı için beton bahçenin kenarındaki küçük otluğun dibine saklanmıştı.
o bir yavru serçe kuşuydu.
hemen avucuma aldım ve bulduğum geniş bir karton kutunun içine koydum.
masanın üzerindeki ekmek kırıntılarından verdim.
bir pet bardağın dibini keserek de su verdim.
kutuyu aldığım gibi evime getirdim. bizim evin etrafında geniş yeşil alanlar olduğu için burada yaşamasını uygun görmüştüm. ben uygun görmüştüm, onun seçme şansı yoktu.
ev de biraz buğday verdim, yemiyordu. tek derdi kutunun dışına çıkıp uçmaktı, fakat uçamıyordu.
bi ara elimle çıkardım kutunun dışına birden hışımla elimden kaçtı ve merak dolu bakışlarla bakan tavukların arasına daldı.
çok korktum hemen tavukları kişkişledim. sonra kuşu tuttuğum gibi kutunun içine geri koydum.
beni izleyen anneme o anda dedim ki: "işte insan da bazen böyle, özgürlüğe ulaşayım derken ölüme atlıyor"
annem sadece başını sallayarak geçiştirdi benim bu sözlerimi.
akşam oldu kuşu değil kutuyu içeriye aldım.
kuş da kutunun içindeydi.
çünkü onu korumak istiyordum, göz göre göre dışarıda ölüme terkedemezdim.
yemi suyu da vardı.
ertesi gün, ikindi vakti eve gelince kuşun kaskatı kutunun dibinde yattığını gördüm.
merdivenin basamaklarında çöktüm kaldım.
kuşu ellerimin arasına aldım.
gözyaşlarım gözümün bendini aşmadan şu sözler geçti aklımdan; keşke özgür bir kuş olarak ölseydin!

Hiç yorum yok: