BÖLÜM 1.
Gaybdeki: mecaz-ı aşkın acısı da mecazidir.
Gökteki: mecazı idrak mümkün müdür?
Gaybdeki: fasıl fasıldır. Önce pişmeli, sonra yanmalı. Yandığını idrak; müdrik olmaktır.
Gökteki: peki Zehra müdrik olabilecek mi?
Gaybdeki: benden başkası bilemez. Ben de şüphesiz bildiriciyim.
Yusuf: biliyor musun? Bugün okula giderken, iki serçe kuşu gördüm. Ama biri ölüydü ve diğeri onun başındaydı. Çok üzüldüm. Ölüm niye var?
Zehra: ölümde hayatın bir parçası...
Yusuf: bugün yüzün asık. Niye ki?
Zehra: eğer söyleyeceğin bir şey, karşındakini üzecekse ve dahi söylemediğinde de sen üzüleceksen. Hangisini tercih edersin.
Yusuf: hımm! Sanırım söylerdim. Tüm insanların sevinci; benim mutlak sevincim olamıyacağı gibi, benim üzüntümde; başkalarının sevinçleri üzerinde durmamalı.
Zehra: ayrılmalıyız...
Yusuf: neden?
Zehra: çünkü; sana aşık olamadım.
Yusuf: 1,5 senedir arkadaşız. Daha önce hiç böyle şeyler söylememiştin. Hani. Hani… evlenecektik. Güzel bir yuvamız olacaktı. Şimdi…
Zehra: aşık olamadım işte. Ömrümün sonuna kadar aşık dahi olamadığım biriyle nasıl yaşarım? Seni anlıyorum fakat, beni de anlamanı istiyorum. Sen bana belki aşıksın, lakin ben sana olamadım.
BÖLÜM 2.
Gaybdeki: aşk; şiddetli muhabbet isteğidir.
Gökteki: bir müddet muhabbet, aşkı öldürür mü?
Gaybdeki: aşk tebdile maruzdur. Zamanla tagayyür eder, başkalaşır. Eğer aşk gerçek rotasını bulamazsa söner. Mecazi aşk; bir odaya yerleştirilmiş aynalar gibidir. Odanın lambasından aldığı ışığı sağa sola yansıtır. Işığın kaynağını ayna sananlar, mecazi aşka kananlardır.
Gökteki: peki lambaya nasıl ulaşılır.
Gaybdeki: aynaları takip etmek gerekir.
Kamil: çıkmam lazım arkadaşlar.
Zehra: amaaaaaan! Çıkarsan çık.
Kamil: nasıl konuşuyorsun benle? Oysa ben…
Zehra: eee! Sen?
Kamil: şu “msn” adresim. Ekle. Sana söylemek istediklerim var.
Zehra: tamam. Ama…
Kamil: “slm” “naber?”
Zehra: “bugün ne söyliyecektin, sen bana?”
Kamil: “seni sevdim.” “Sevgili olalım mı?”
Zehra: “neee!” “Ama daha doğru dürüst birbirimizi tanımıyoruz ki!”
Kamil: “tanışırız” “ben ciddiyim” “geçici bir ilişki istemiyorum. Konuşalım. Eğer anlaşabilirsek, sonu evlilikle bitecek şekilde düşünelim.”
Zehra: “erkekler bazen niye hemen evlilikten bahsederler? Güven duygusu oluşturmak için mi?” “hem daha birbirimizi tanımıyoruz ki”
Kamil: “tamam kuzum.” “Sanki kim; baştan birbirlerini tanıyarak bir ilişkiye başlıyor?” “Hem böyle yazarak olmuyor. Yarın buluşsak, konuşsak bu mevzuları.”
Zehra: “tamam.” “ama…” “neyse, buluşalım.” “şeyde…” “151 numaranın altındaki yerde”
Kamil: “tamam gelicem.”
BÖLÜM 3.
Gaybdeki: ateşin tüm unsurlarının mahiyeti farklıdır. Lakin birbirine yakındır.
Gökteki: peki. Ateşten nasıl korunmalı.
Gaybdeki: küçük nutfelerle yaklaşmalı. Etrafını örmediğin tarlana, taciz kaçınılmazdır.
Kamil: ya bak…! Beni yanlış anlama… hayatımda ilk kez böyle bir tecrübe yaşıyorum.
Zehra: hiç öyle görünmüyor. Çok rahat gibisin.
Kamil: öyleyim. Çünkü bu karakterim. Daha önce bir kızla böyle oturup konuşmuşluğum yoktur. Ama şimdi buradayım. Aslında çok kararsızdım. Sana “msn” adresimi vermeyi daha önceden tasarlamıştım ve kağıda yazmıştım. O an; verip vermemek arasında çok tereddüt ettim. Ama verdim. İşte şimdi de buradayım. Ben hep şunu düşündüm; bir gün birisi olacak ve ondan başkası olmayacak. Yani ilk ve son olacak. Yani sen benim ilkimsin. Sonuncusu olman içinde işte buradayım.
Zehra: bu sözler hoşuma gidiyor. Ama… ben bu acıyı biraz yaşadım. Kalbim yorgun…
Kamil: “benim kalbim terü taze. Koy kalbini kalbimin üstüne, taşıyacağıma ant içerim.”
Zehra: offf! Böyle söyleme. Bu kadar yoğun duygular yaşamadığını biliyorum. Daha ne zaman tanıştık ki!
Kamil: bu söylediklerim, sana karşı hissettiklerim değil. Sadece dilimin tarif edebildikleri. Hem hissettiklerimi nasıl anlatabilirim ki? “aciz Türkçe, aciz dil.”
Zehra: sen şimdi bana aşık olduğunu mu söylüyorsun?
Kamil: ben sana aşık değilim. Ya da öyleyim ama farkında değilim. Sadece senin doğru kişi olduğunu düşünüyorum. Evleneceğim kişisin. Hayat kuracağım…
Zehra: ama ben aşık olacağım kişiyle evlenmek istiyorum.
Kamil: seni zorla kendime aşık edemem. Ortaokul aşıkları gibi de ısrar edecek değilim. Ben düşüncelerimi söyledim. Bu durumda sende aynı şeyleri hissetmiyor ve düşünmüyorsan, zaten birbirimizi oyalamaya gerek yok. Ben ciddiyim. Sonu evlilikle bitecek bir ilişkiye başlamak istiyorum. Yani önce şuna karar ver: başlayalım mı? Başlamayalım mı?
Zehra: hımmm! Sanırım benim düşünmem lazım.
Kamil: vaktin çok ben seni telefonla ararım.
Zehra: oldu görüşürüz.
Kamil: görüşürüz.
BÖLÜM 4.
Gökteki: bakalım Zehra; aynayı idrak edebilecek mi?
Gaybdeki: insanoğlu; mesafesi 3 metre olan bir kapıyı, içerisinde cennet asa bir mevsimin olduğunu bilmesine rağmen açmamanın ataletine mağlup düşer. Çünkü; gördüklerinin salkımlarını, bildiklerinin bağ-bahçelerine tercih eder insan.
Gökteki: iyi de! Niye?
Gaybdeki: nefis…
Kamil: ben korktum. Bir an olamıyacağı endişesine düştüm. Hayatım aritmi hale geldi. Seni düşünmeden edemiyorum. Her şeyde sen varsın. Gitgide hayatımı kaplıyorsun. Gitgide saplanıyorum senli düşüncelere. Gün geçtikçe bağlanıyorum, kopmamacasına. Daha sonra kopması zor gelir… şimdi bitsin. Ben korktum…
Zehra: ne diyorsun sen? Yani bitsin mi şimdi?
Kamil: ben korktum…
Zehra: ama düşün demiştin. Vaktin çok olduğunu söylemiştin.
Kamil: düşüncelerim değişti. Mantığımın atını, aşkında mahmuzladım. Gün geçtikçe zebunun olmaktan korkuyorum. Ben buyum. Senle olma ihtimalimi, olmama ihtimalinle öldürdüm. Ümit kıvılcımları, mantığımın ceviz gibi dolularıyla söndürüldü. Sonuçta bizler farklı düşüncelere ve farklı ortamlara sahip iki insanız. Ben daha gariban ve pespaye, sen ise daha elit ve ciks. Belki de bu zor bir ilişki olurdu. Başlamadan bitmesi iyi olacak. Hem sende aşık olamadığın biriyle evlenmek istemediğini söylemiştin.
Zehra: peki! Aşık değilimde. Niye hep aklımdasın? Niye hala ısrar etmek istiyorum? Niye seni düşünmeden edemiyorum? Kafam niye karmakarışık?
Kamil: belki aşık oluyorsun. Ama ben ortaokul aşığı değilim. Mantığın zırhlarına büründüm. Aşkının okları delemez beni.
Zehra: böyle söylemiyordun. Nasılda bir anda değiştin? Hani beni seviyordun? Ben sana demiştim; “kalbim yorgun”, çünkü daha önceki aşk yaralarımı sarıyordum. Ama sen iyice tuz bastın o yaralara. Bravo sana!
Kamil: ben korktum… sanırım görüşmesek iyi olur. “dost kalalım” sözünün gizli ve küçük ihtimallerine bile yol vermek istemiyorum bu aşkta.
Zehra: bu kadar kolay mıydı? Niye ben ağlıyorum?
Kamil: belki, ağlatmışsındır… bakalım şimdi kimler beni ağlatacak. Rüzgar önünden esiyorken, düşürdüklerini yakalaman imkansızdır. Eğer ileri bakmayı becerebilirsen, belki başkalarının düşürdüklerini yakalayabiliriz. Hayat hep böyle değil mi zaten?
BÖLÜM SON.
Gökteki: bu mecazi aşk, onu gerçek aşka ulaştırabilecek mi?
Gaybdeki: cüz’i olanı ona bıraktık. Aynaları takip etmesi gerek. Kırması değil…
Gökteki: peki aynaları tekip etmeden gerçek aşka ulaşılabilir mi?
Gaybdeki: evet. Aynalardan yüz çevirip, benliği göğe çevirmek gerekir. Zira lamba tavandadır.
Zehra: tamam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder